Haziran sonu gittim Yuvacık barajına.. Tamamen planlanmamış bir şekilde.. Cuma nöbetçiydim Radar'da. Böyle olunca, cumartesi uyumakla geçti tabi.. Pazar gününü de bi yerlere gidip gezerek değerlendireyim dedim.. Sabah yola çıkarken Lojman çıkışında gördüğüm Adnan Başçavuş, Maşukiye'ye gitmemi önerdi.. Benim aklımda da Sapanca vardı..
Tütünçiflik (Körfez/KOCAELİ)'ten minibüse atlayıp İzmit'e geçtim. Aslında ilk önce bizim askerlerin İzmit'in kurtuluşu dolayısıyla yapacağı yürüyüşü seyretmek istiyodum, ama yürüyüşe daha en az 2 saat varmış; kimsecikler yoktu tören alanında.. Ben de, minibüs durağına geçip, "Bi yerlere gideyim, ama nerelere" diye aklımda tilkiler dolaştırırken, geçip giden Yuvacık minibüsleri çekti dikkatimi.. Aklıma İsmail'in sözleri geldi "Yuvacık tarafı da çok güzel, aynı doğu karadeniz gibi" dediydi zamanında.. Kararımı verdim, bir sonraki Yuvacık minibüsüne atlayıverdim..
Nasıl Gidecez?
Dediğim gibi, İzmit'te oturanlar; 10-15 dakikada bir geçen Yuvacık minibüsleri ile gidebilirler (1.70 TL).. İstanbul'dan gelenlerin ilk önce İzmit'e gelmeleri lazım tabi: bu da çok kolay: Trenle gelmek isteyenler, Haydarpaşa'dan sanırım 5.5 TL gibi cüzi bir bilet parası ödeyip 1.5 saatte gelebiliyorlar İzmit istasyonuna.. Otobüsle gelmek isteyenler de İzmit Seyahat (12 TL, Esenler veya Harem'den binilebilir) veya Gürkan Turizm (9 TL, sadece Harem'den işliyor, Kadıköy ve Üsküdar'da yerleri var) kullanarak gelebilirler. Harem-İzmit arası 1 saat 10 dak. kadar sürüyor.
Minibüs yolculuğu 20-25 dakika sürdü galiba.. Epey uzaklaştık İzmit'ten, köyler köprüler geçtik filan.. En sonunda Yuvacık köyünün (aslında köyün isminin böyle olduğundan da emin değilim) içinde iken (zaten minibüslerin son durağı da bu köyde), sağ tarafda "Yuvacık Barajı, 2 KM" yazısını görünce, indim minibüsten.. Tabi siz böyle bişi yapmayın :), olur ya tabelayı kaçırırsınız, o yüzden baştan şoföre "biz, Yuvacık Barajı 2 KM yazan tabelanın orda incez" deyin :)..
Gezi Güzergahı
Yuvacık'ta gezdiğim güzergahı daha büyük görmek için tıklayın ...
Tabelanın gösterdiği doğrultuda başladım yürümeye.. İlk önce biraz yokuş yukarı, sonra da yokuş aşağı.. Zaten yokuş aşağı yürümeye başladığım noktada barajı gördüm..
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yazıyo kocaman zaten barajın başında. Bu yazı, Google Map haritasında da uydu görüntülerinde gözüküyor; yukardaki haritaya zumlarsanız görürsünüz.. Burdan sonra da yine epeyce yürüdüm yalnız; ama nereye yürüyeceğimi gördüğüm için sıkılmadan.. Minibüsten barajın başladığı yere yürümek 15-20 dakika kadar sürüyo hatırladığım kadarıyla.. (Yaşasın fotoğraflar üzerindeki saat bilgileri! evet 20 dakika kadar sürmüş yürümem :) )
Barajın başına gelince ikiye ayrıldı yol; ya sağ kenardan ileri doğru yürümek, ya da karşı tarafa geçip barajın solu boyunca yürümek.. Ben ikincisini tercih ettim. Karşıya geçtim o yoldan, ve işte o büyüleyici doğu karadeniz manzarası!!
Barajın öbür tarafına geçerken çektim bu fotoğrafı..
Yemyeşil tepeler, masmavi su! Ve o kadar sessiz ki!! Çok bakir kalmış bir alan; etrafta ne ev görüyosunuz ne insan yapımı başka birşey.. Sadece doğa ve kendiniz o kadar..Ayrıca etrafta fazla insan da yoktu.. Ya baraj gölünün başka tarafına gidiyolar genelde (kocaman göl sonuçta); ya da burası henüz daha keşfedilmemiş piknik yeri olarak.. Velhasıl, kafa dinlemek için birebir!
Manzaranın sarhoşluğunda yürürken ileri doğru; baktım kenarda bir tabela. Üzerinde "Hamzadağı Yürüyüş Parkuru, 9 km" yazıyor... "Heyy macera" dedim kendi kendime.. Düz devam etmeyip yürüyüş parkuruna vurdum kendimi..
Başladım yukarı doğru yürümeye.. Tabi kendi rakımım yükseldikçe; yeşil ve mavinin o huzur verici manzarası daha bir belirgin oluyo.. Ve bu mavi ve yeşile eşlik eden hiç bir insan görüntüsü yok başka; tek başına yeşil ve mavinin ortasında..
Yürürken acıktığımı farkettim; ilerde kırmızı erikli bir erik ağacı gördüm; ekşimsi eriklerinden yedim 6-7 tane mideme sus payı olarak :)
Ara ara gök gürlemeye başladı çok kötü; "tek başıma bi fırtına koparsa dağ başında napıcam, nereye sığınıcam ben" dedim; ama maceraya atılmış tek adamım ya, yürümeye devam ettim heyecan olsun diye... Taa ki o evi görünceye kadar..
Evet; 1 km kadar yürümüştüm ki (çok da keyif alıyordum üstelik; hafiften uzaklarda İzmit Körfezi ve Körfez boyunca olan binalar gözükmeye başlamıştı); bir de baktım yukarda bir yerde bir ev.. Dedim, "dağ başında bu ev burda tek başınaysa, bunların kesin köpeği de vardır".. Sonra bu hayali köpeğin, ben evin yakınından geçerken, gördüğü bu yabancıya koşturmasını hayal ettim.. Ve gerisin geri :).. Yani, köpek korkunuz varsa, ve bu yürüyüş parkurunu bitirmek istiyorsanız, yanınızda köpekten korkmayan birileri olsun, tek başına kalkışmayın bu işe :) (Tabi belki de ortada köpek möpek yok, o ayrı :) ).
Aslında daha yukarılara çıkabilseydim; büyük ihtimalle öbür tarafta Sapanca Gölü'nü de görebilcektim kuşbakışı.. Ama her işte bir hayır vardır derler.. Geriye dönerken, bi sağnak yağmur bastırdı.. Kendimi bir ağacın altına zor attım.. Göl ve karşı yeşil tepeler manzaralıydı ağaç altı.. Yağmur altında o manzara ayrı bir güzel oldu.. (Tabi ağaç küçük olduğundan epey ıslandım, ama yaz mevsimi sonuçta. Yağmur durduktan sonra hemen kurudu üstümdekiler).. Ayrı bir ilginçlik de, altına sığındığım ağaçta yeşil erikler farketmem oldu.. Nefsimi körelttim bir yandan yağmur altında ıslanırken :)..
Yarım saat sonra durdu yağmur; geri yürüdüm.. Aşağı inince, müsait bir yerden gölün kenarına inip suyun dibinde oturdum.. Ayaklarımı suya sokmak istedim ama nedense yapmadım.. Sessizliği dinledim doğanın ortasında..
Epey bir deşarj olduktan sonra, o 2 km'lik yolu geri köye yürüdüm.. Susamış bir halde yürürken şu çeşme çıktı karşıma:
Üzerinde "1980/4 askere giden gençlerin hayratıdır" yazıyor.. Bi garip mutluluk sardı içimi, bizim birlikteki askerlerimizi hatırladım; 88/4'ler var bizde en son, demek ki 8 sene öncesinin hayratı..Sudan içtim kana kana, hem de hayrat sahibi gençlere dua ettim..
Minibüsten indiğim yerdeki durakta bekledim biraz. Gelen minibüse atlayıp, İzmit'e geri; oradan da ver elini Tütünçiftlik.. Sonra Abdullah Başçavuş söyledi; Yuvacık'ta sağnak yağmur varken, Tütünçiftlik'te yağmur mağmur yokmuş.. Ee işte doğu karadeniz demiyorum boşuna Yuvacık için, iklimi bile farklı :)
Alternatif gezi güzergahı
Yukardaki GoogleMap'te kırmızıya boyadığım güzergah var bi de alternatif olarak, "Yok biz doğa yürüyüşümüzü Hamzadağı'nda değil, göl kenarında yapıcaz" diyenler için. Bu yolun uzunluğu da 4.7 km (GoogleMap sağolsun).
Şimdi; ben gitmedim bu yolu. Zaten Yuvacık hakkında hiçbirşey bilmeden gitmiştim.. Sonra bizim Küçük Memet (memetler karışmasın diye küçük memet diyeyim dedim; bu Konya'daki memetten farklı çünküm) gitti benden bikaç gün sonra; "ilerde derenin ağzı çok daha güzel" dedi.. Yani; bu güzergahta; gölün karşı tarafına gitmek yerine sağdan yürüyoruz boyuna, ve baraja dökülen bi derenin ağzına geliyoruz.. Ahan da küçük Memet'in o dere ağzında çekildiği fotoğraf:
K.Memet Yuvacık'ta..
Ne güzel de mi? Bir dahaki sefere ben de oraya yüriycem.. Bi de Hobi Sepeti'nin yemek yediği yeri pek merak ettim; yemek fotoğrafları çok hoş; oraya da gitmek gerek..
Başka kimler bloglamış Yuvacık'ı?
1. Hobisepeti: Yuvacık Barajı'nda nereleri gezdik!: Barajın hangi tarafı olduğu belli değil ama, hoş fotoğraflar var.
Yuvacık Barajı'nda neler yedik! : Aynı gezide Gölbaşı isimli bir mekanda blog yazarının yediği yemekten fotoğraflar var.. Bu mekanın gölün neresinde olduğunu ben de merak ettim şimdi, yemeklerin güzelliğini görünce :)..
1. Hobisepeti: Yuvacık Barajı'nda nereleri gezdik!: Barajın hangi tarafı olduğu belli değil ama, hoş fotoğraflar var.
Yuvacık Barajı'nda neler yedik! : Aynı gezide Gölbaşı isimli bir mekanda blog yazarının yediği yemekten fotoğraflar var.. Bu mekanın gölün neresinde olduğunu ben de merak ettim şimdi, yemeklerin güzelliğini görünce :)..
Merhabalar;
YanıtlaSilsizin kırmızıyla işaretlediğiniz baraj yolu güzergahından gidiyorsunuz,hemen barajın kenarında ,yolun üst tarafında gölbaşı diye tabelaları var.yemekleri fena değil ama manzarası mükemmel.